İçeriğe git

COVID-19 Sonrasında Sokak Mekanının Yeniden Düşünülmesi!

Motorlu araç kullanımının azaltılması, sokakların yayalara ve bisikletlilere bırakılması ve sonrasında toplu taşımanın geliştirilmesi Kıbrıs’ın kuzeyi için ütopik bir düşünce mi?

Prof.Dr. Şebnem Hoşkara
DAÜ Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi (Kent-AG) Başkanı ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi

Her türlü doğal güzelliğine ve tarihi zenginliğine karşın, Kıbrıs’ın kuzeyinde, yaşadığımız çevrelerin yaşam kalitesi, ne yazık ki, çağdaş ülkelerin düzeyinden çok geridedir. Plansız gelişen kentler, bitmemiş ya da atıl durumda olan binalar, kaldırımsız ya da kırık kaldırımlı sokaklar, gün geçtikçe yoğunlaşan trafik, kirlenen denizler, çarpık gelişen kırsal alanlar, korunamayan ve canlandırılamayan tarihi kentsel peyzaj alanları ve daha pek çok kentsel ve çevresel sorun, kentlerimizi, ‘yaşanabilirlik, sürdürülebilirlik, akıllı kent, dirençli kent’ gibi çağdaş kent ve kentleşme kavramlarından git gide uzaklaştırmaktadır. Tüm bu koşullar içinde, ‘kent sağlığı’, ‘kentli sağlığı’ gibi kavramların Covid-19 dolayısıyla daha da ön plana çıktığı bugünlerde, kentlerimizin ve yaşam çevrelerimizin geleceğini, yeniden, ve daha da önemlisi, eskisinden farklı olarak düşünmek durumundayız.

Covid-19 sebebiyle yaşadığımız “zorunlu durumlar dışında sokağa çıkma ve #evdekal” dönemi, bir süre sonra belki doğrudan belki de yavaş yavaş sona erecek. Ancak Covid-19 tehlikesi halen var olacak.

Bu duruma karşın, yerel yönetimlerimizin, dünyanın birçok kentinde olduğu gibi, sokaklarımızı, caddelerimizi kullanırken “sosyal mesafemizi” koruyabilmemize olanak sağlayacak kısa-orta-uzun dönemli tedbirler almaları gerekmektedir. Bu kapsamda örneğin, Covid-19’un en çok sarstığı ülkelerden biri olan İtalya’nın Milano kentinde, yaz süresince 35 kilometre boyunca sokaklarda motorlu araç trafiği azaltılarak, bisiklet ve yaya kullanımına olanak verecek olan düzenlemeler gerçekleştirileceği açıklandı. Covid-19’dan ciddi anlamda etkilenmiş olan Boston, Minneapolis, Oakland  gibi bazı Amerikan kentlerinde ise şimdiden sokaklar araç trafiğine kapatılarak yayalara ve bisikletlilere daha rahat dolaşım ortamı sağlandı.

Gerek bugünkü koşulları gerekse kentlerimizin geleceğini düşünerek, Kıbrıs’ın kuzeyinde yer alan tüm kentlerde de, orta ve uzun dönemde, özel araç / araba kullanımını azaltacak, toplu taşımaya geçilecek önlemler şimdiden düşünülmelidir. Bu şu an için çok ütopik görünebilir. Ancak hızla artan özel araç sayısı, hali hazırda plansız gelişen kentlerimizi git gide daha yaşanmaz hale getirmektedir. Herkesin araba kullandığı sokaklarda insanların dolaşması için, yürüyebilmesi için yeterli alan kalmamaktadır. Fazla araç kullanımı aynı zamanda hava kirliğine de sebep olmaktadır.

Tarih boyunca ortaya çıkmış olan çevresel ve kentsel kriz ortamları, insanlığı ve toplumları, kaynakların daha iyi kullanılması, daha fazla işbirliği yapılması, sorunlara daha yaratıcı çözümler üretilmesi gibi konularda hep zorlayıcı olmuştur. Covid-19 döneminden de bu türden toplumsal ve kentsel faydalar edinilmesi, zor ve sıkıntılı geçirilmekte olan bugünlerden bizlere kalan olumlamalar olabilecektir. Bu dönemin, kentlerimiz ve kentsel mekanlarımızın geleceği için bir fırsata dönüştürülmesi, başta merkezi ve yerel yönetimler olmak üzere hepimizin görevidir.

Covid-19 krizine karşı kentlerimizde sosyal mesafelendirmeyi kolaylaştıcı çözümler üretilmesi, sokaklarımızın daha yaya ve bisiklet dostu, daha yürünebilir mekanlara dönüştürülmesi, önümüzdeki yakın dönem süreçleri için olduğu kadar kentlerimizin uzun dönemdeki sürdürülebilir geleceği için de zorunludur. Araç trafiğinin azaltılacağı; ulaşımın, çağdaş toplu taşıma araçları ile gerçekleştirileceği; yürünebilirliği ve bisiklet kullanımı daha kolay olan, sosyal etkileşime olanak verirken aynı zamanda sosyal mesafeyi de korumamızı sağlayan kent mekanlarının oluşturulduğu kentler, hava kirliliğinin de azalacağı  ve insanların daha sağlıklı olabileceği yaşam mekanları da sunacaktır. Bu anlayış içinde, toplu taşımanın geliştirilmesi yanında, mevcut sokaklarımız, yaya ve bisiklet hareketliliğini kolaylaştırıcı çağdaş çözümlerle yeniden tasarlanmalıdır. Bu türden düzenlemelere olanak sağlayacak kentsel politikalar belirlenmeli, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Kentlerimizin gekecekteki her türlü negatif koşula karşı dirençlilik kapasitesini artırma yönünde atılacak her adım, kentleşen toplumların gelecekte varlıklarını sürdürebilmeleri ve sadece çevresel değil aynı zamanda sosyal ve ekonomik faydalar sağlamak  adına büyük önem taşımaktadır.

Bu doğrultuda, gereken kurumsal ve yasal düzenlemeler ve politikalar, merkezi yönetim ve yerel yönetimler tarafından, bilimsel veriler ve gerçekler doğrultusunda ivedilikle ele alınmalıdır.

Bu makale 26 Nisan 2020 tarihinde Yenidüzen gazetesinde yayınlanmıştır

http://www.yeniduzen.com/covid-19-sonrasinda-sokak-mekaninin-yeniden-dusunulmesi-126422h.htm